Geçenlerde Nice’e gittim Fransada. Ben, Mme Gentric, Cenk ve Aylin’dik. İlk gün sunumumuzu yaptık ve akşamında Monaco’ya gittik. O gece Yunan gecesiymiş. Yunan yemekleri (musakka) yedik ve Yunan dansları (kasap havası) izledik. Güzel geçti kısaca.
Ertesi gün kaleye gittik. Oturumlar bir tane kalede yapılıyordu. Bir baktım bayraklarımızı asmışlar. Tabii direk sayısı bayrak sayısından az olunca doğal olarak bir direğe altlı üstlü bayrak asmak zorunda kalmışlar. Gayet doğal. Zaten oturumlar da “barış” temalıydı. Bir hiyerarşi gözetmeksizin rastgele bir diziliş yapmışlar. Gözlerim Türk bayrağını aradı. Bakıyorum bayraklara. Sırasıyla geliyor, Lübnan, AB, BM, İtalya, Yunanistan ve Kıbrıs bayrakları vardı. Kıbrıs bayrağının altına da Türk bayrağını asmışlardı.
Tesadüf işte. Orada o kadar bayrak varken bizimki gelmiş, arasından tanımadığı tek ülkeyi seçmiş altına girmek için. Oldukça öfkelendim. Böyle bir “hata” yapmamış olmaları gerekirdi. Kasıt aramadan edemedim. İlk önce Cenk ve Aylin'le konuştum. Onlar da görünce fitil oldular. Organizasyondakilerle konuşmadan önce başımızdaki sorumlu olan Mme Gentric’le konuşmak istedim. Haberi olmadan birşey yapmak istemedim. Mme gentric fazla anlayışlı karşıladı ve ben konuşup hallederim dedi. Bir saate kadar organizasyondan birisi geldi ve özür diledi. Daha sonra bayrağımızı üste asmış, Kıbrıs bayrağını da AB’nin altına asmışlardı.