Napoli: Gitmesi Dertli Ayrılması Ayrı Dertli
Erasmus yapan arkadaşım Kıvanç, Napoli’nin ne kadar güzel olduğunu anlata anlata bitiremeyince hemen uçak biletlerini kontrol ettim. 150 lira, gider miyim? Giderim.
Hava limanına geldiğimde kendimi oldukça profesyonel hissediyordum. Kemer takmamıştım. Ayakkabılarım adeta terlik gibi kolay giyilip çıkabiliyordu. Detektörden geçirecek metal eşyam bile yoktu neredeyse. Check-in’i zaten evvelki günden yapmışım. Artist artist geziniyorum. Harç pulu almak için gişeye gittim, pulu aldım. Oradaki biri bana sordu “Bu aldığınız ne ise yarıyor?”. Sakin sakin anlatırken arkamdan birisi “Beyefendi bakar misiniz?” dedi ve hafiften beni dürttü. Nasıl bir refleks ile bilmiyorum, telefonumu yere bıraktım. Ekran param parça. İstifimi bozmasam da ilk falsoyu vermiş oldum.
Pasaport kontrolden geçtim, uçağımın kalkacağı kapıya geldim. Biniş saati geldi, insanlar var ama bir hareket yok. Bekleyen birine gittim:
-Pardon Roma uçuşu mu?
-Evet ama hangisi? 11.30 mu, 16.30 mu?
Roma Fiumicino havalimanının 3. terminalinde, ki bu bizim ineceğimiz terminal, sabah yangın çıkmış. Bu sebeple sabahki uçuş hala kalkmamış, bizimki ne zaman kalkacak bilmiyorum. Bir – bir buçuk saat rötarla kalktıktan sonra hala sakinim. Sanki tüm stresimi sonraya saklıyorum.
Tüm sabah uçuşları sarktığı için Roma pasaport kontrolde felaket bir sıra var. Biraz ilerledikten sonra isin rengi oraya çıktı. Gecikiyorum.
Napoli havaalanına direkt uçuş yok. Bu sebeple ben de Roma aktarmalı uçmaktansa Roma’ya inip trenle geçmeye karar verdim. Ne de olsa arada ciddi bir fiyat farkı var. Bir diğer sebep de Roma’da geçirmeyi planladığım birkaç saat. Roma’ya giden herkes sokaklarda dolanmanın bile insani çok etkilediğini, ilk kez Roma’ya gitmenin tadının bir şeyde olmadığını soyluyor. Ben de Roma – Napoli arası hızlı trenimi inişten iki buçuk saat sonraya aldım. Havalimanı istasyon arası 20 dakika, bir saat kadar da sokaklarda dolanırım. Ne de olsa bagaj da beklemeyeceğim.
Havalimanı tren istasyonunda Roma biletimi aldığıma tren saati fazla tanıdık geldi. Benim hızlı trenimin kalkacağı saatte istasyona varacaktım. Trene oturdum ve İtalyan görünümlü birkaç kişinin yanına geçtim.
-Yetişir miyim?
-Hmm, biraz zor. Hem de Italo’dan almışsın (hızlı tren firması). Onlar pek rötar yapmaz. Şanslı misindir?
-Bugün telefonum kırıldı, ineceğim havalimanında yangın çıktı. Sence?
İçimde bir umut trende otururken akıbetimi netleştirmeye çalıştık. Hangi perondan kalkacaği, bizim hangi perona varacağımız belli değil. Kendimi kritik bir koşuya hazırlarken trenimiz vardı. Kız beni kolumdan kaptı, çekti. Koş.
Bir yandan bilmem nereye koşuyoruz, bir yandan ben bacaklarıma kızıyorum “Sakın yorulayım deme.”. Kalkış varış bilgilerini gösteren ekrana geldiğimizde kız bana baktı, 5 dakika rötar var, 4 numaraya koş dedi. Biz de 24’teydik. Var gücümle koştum. Trene varınca yerime oturdum ve beklemeye başladim. Hatta ne yalan söyleyeyim, ne zaman kalkacak bu alet bile dedim.
Napoli’ye varınca ne de olsa İtalya’da olduğumu fark ettim. Metro istasyonları şahaneydi. Bir yandan “İnsan neden böyle bir yatırım yapar, geri donuşu nedir ki?” diye sorguluyorum, öte yandan fotoğraf çekip kullanılan malzemeleri anlamaya çalışıyorum.
Kıvanç’ın evine geldim, biraz oturduk ve “Hadi pizza” diyerek sokağa çıktık. Çok aç değilim dedimse de 3.5 avroya aldığımız pizzayı mideye yuvarladım. Bir yandan “Ya aç değildim.” diyorö öbür taraftan başta yemediğim kenarları tırtıklıyordum. Aman Allahım. Bu ne pizza. Ertesi günlerde yediğim diğer pizzalarla karşılaştırırsam, bir tane pahalı olan dışındakiler çok güzeldi. Kıvanç’ın doğum günü yemeğini yaptığımız aksam biz bir pizza yaptık, o da İtalyan dostlarımızca beğenildi. Memleketin havası, suyu herhalde böyle güzel yapıyor. Zannederim yöresel bufala peynirinin etkisi büyük.
Avrupa şehirleri nispeten sakin olur derler ya, Napoli değil. Gündüz eylemler, protestolar, şenlikler, akşamları partiler konserler. Eylemler, sonradan öğrendiğim kadarıyla tartışmaya açık eylemlermiş. Kimseyi yargılayacak değilim, ancak Napoli’nin dışında kurulan bir Fiat fabrikası kapanınca isçiler eylem yapıp kararı protesto etmişler. Fiat’in fabrikayı kapatma sebebi de isçilerin aldığı sağlık izinleri. Çalışanların aldığı raporların sayısı diğer fabrikalarla kıyaslanınca dudak uçuklatacak oranda olunca telafi edilemez bir iş gücü kaybı ortaya çıkıyor. Fiat da fabrikayı kapatmak durumunda kalıyor.
Futbolu çok ciddiye alıyorlar. Napoli’ye vardığım aksam UEFA maçı olduğu için sokaklar boş, maç yayını her yerdeydi. O kadar ki hep sıra olan pizzacıya rahatlıkla girip beklemeden pizza yiyebildik.
Ve biraz farklılar, iyi anlamda. Bir çok İtalyan da Napoli’de iletişim kurmakta zorluk çekiyormuş. Kendi dilleri olan Napoliten konuştukları için İtalyancalari biraz bozuk.
Ama güzel, çok güzel bir şehir. Turistik şeyleri yapmaktansa etrafa bakınmayı, sokaklarda dolaşmayı seviyorum. Kalelerinde, tepelerinde ve sokaklarında bolca vakit geçirdim. Bu sebeple önemli birkaç eseri kaçirmis olabilirim. Ama her meydanda heykelleri, korunmuş klasik mimarisi ve cıvıl cıvıl sokaklarıyla yaşamayı tercih edebileceğim bir şehir.