Leuven’e EYP için gittim. Takım oluşturma çalışmalarının yapıldığı köye gittiğimde, Stokholm’de tanıştığım İrlandalılar beni karşıladı, kucaklaştık. Her şey çok güzel gidiyordu. Aslında gitmiyordu, çok soğuktu ve yanımda sıcak tutacak kıyafet yoktu. Ama şimdi Temmuz sonunda da insan kalın birşeyler götürmezse kendini zor suçluyor.

Takım oluşturma çalışmaları sırasında Flora isimli bir kızla tanıştım. Menşei hollanda olan bu hatunla takım çalışmasının biraz eleştirisini  yaptık. Hani ne olur ne biter gibilerinden. Komitemdeki diğer insanları da kısaca tanıtayım:

James: İrlandalı, sessiz  ama gerekince çok delikanlı olabiliyor,

Panayotis: Kıbrıslı rum, çok kafa, pek bir şey yapmadı ama o da esaslı adammış

Flora: Hollandalı, baş kahraman, ona geliyoruz

Uliana: Ukraynalı, o da az cin değil, ona da geliyoruz

Alexanda: Yarı İsveçli yarı Yunan, komite çalışması boyunca tartışmaya katılmadığı için bir yerde patlıyor o da

Joannah: Bulgar, o da iyi kalpli ama biraz cazgır. Kötü biri değil, sadece çevresi kötü

Andrea: Romanyalı, biraz özenti ve etki altında kalabiliyor

Niamh: İskoç, hafif fingirdek bir arkadaşımız. Kendi halinde, arkasını kollayan biri

Johny. Yunan, mantıklı bir çocuk, çok sevdim adamı, kral yani

Rita: İrlandalı, aram çok iyiydi ama onu kullanmalarına izin verdiler

Quentin: Fransız, çok gaz bir çocuk, “demokratiğim ulan!” modunda

Manuel: Alman, akıllı bi çocuk, çok faal sayılmazdı

Beatrice: İtalyan, şirin bi kızdı, bundan ibaret

Guillaume: Belçikalı, ağızını bıçak açmıyor o yüzden pek tanıyamadım arkadaşı

ve ben toplam 14 kişiydik komitede.

Böyle kaynaştık hemen. Zaten EYP’nin olayı bu. Herkes hemen kaynaşıyor.

Komite çalışmaları boyuca çok büyük efor sarfetmedim. Ama yine de sözü geçen biriydim. Gerekli yerlerde milleti aydınlattım. Çalışmalara gerekli eforu sarfedemememin bir sebebi de delege başkanlığına aday olmamdı. Onunla ilgili seçim propogandası hazırlamam gerekiyordu. Çalışma bittikten sonra genel kurul için iş bölümü yapılması gerekiyor. Kim soruları cevaplayacak, kim savunma konuşması yapacak, kim kapanış konuşması yapacak, ki benim en sevdiğim kısım kapanış konuşmasıdır, buna karar veriyoruz.

Genel kurulda konuşma yapmak hoş ve havalı bir olay olduğu için herkes görev almak ister ama o kadar görev yoktur. “Kim neyi yapacak?” sorusunun cevabı da oylamayla açığa kavuşur. Kapanış konuşması iki kişilik bir konuşmadır ve iki kısımdan oluşur. Aday oldum. Benim dışımda 2 aday daha vardı, Niamh ve Joannah. Joannah biraz cazgır olduğu için “sinir bozucu” ifadesini hak eden biriydi. Bunun da etkisiyle konuşmaya ben ve Niamh seçildik. %100 demokratik bir yolla getirildiğim bu görevi başarıyla yapmak için konuşmayı kafamda yazmaya başlamıştım bile.

Yemekhanede akşam yemeği yerken Flora veya Uliana yanıma geldi, “Konuşabilir miyiz?” diye sordu. Özel bir konuymuş. Tamam dedim yemeğimi bitirdim gittim yanına. Flora, Andrea ve Uliana üçlüsü beni bekliyordu. Efendim kızlar dedim. “Cem konuşmayı yapabileceğine inanıyor musun? Biz sana yardım edelim, çok bilgi sahibi misin? Becerebilcek misin?” diye biraz zırvaladılar. “Merak etmeyin,  ederseniz de odama gelin konuşmamı okuyun.” dedim. Tamam dediler ve gittiler. Akşam konser çıkışında Rita yanıma geldi, konuşalım dedi. Gittik kenara, bana “Komite olarak karar verdik, konuşmayı senin yerine Joannah yapıcak. O soruları cevaplayacaktı, ama soruları 6 kişi değil 3 kişi cevaplıyormuş. Johny ve Manuel yapmıyor, Joannah açıkta kaldı.” dedi.

Şimdi dışarıda kalan neden Joannah da Flora, Uliana veya Andrea değil diye düşünüyor insan ve ardından “Resmen şirket olmuş hocam bunlar.” diye yorum yapıyor. Tüm komite mi karar verdi diye sordum, James ve Alexandra karşı çıktı, Johny farketmez dedi. Geri kalanlar bu fikirde dedi. Allah Allah. O kadar kişi sen oy ver sonra hepsi fikrini değiştir. Peki o zaman dedim ve kalktım. Bu arada komite Rita’yla aram iyi olduğu için bunu onun söylemesini istemişler. Bak sen.

Kafam darma duman oldu. İnsan üzülüyor biraz. Odaya dönüş yolunda Quentin’le karşılaştım ve durumu anlattım, o da şaşırdı. Ben öyle bir şey demedim dedi. İlerideki nargile kafede Panayotis’i gördüm, sordum, daha da iyi bir cevap verdi, “Olur mu koçum bana sordular ben de gidin işinize, Cem yapsın konuşmayı dedim. Anlamadılarsa çağır bir daha söyleyeyim, ayıp ediyorsun” gibi bir şey dedi.

Bulabildiğim herkesi topladım ve dedim ki “Rita bana … dedi ama öyle değilmiş, açıklayın lütfen.”. İnsanlar beklemiyordu. “Ya sen yapmak istiyorsan yap tabii ki, konuşma senin hakkın fındık fıstık...” dedi üç kızdan biri. “Sen kimsin de buna karar veriyosun uleeen?!” gibi bir cevap verip ekledim “Yarın sabah konuşalım, herkes varken.”. O akşam öyle bitti.

Ertesi sabah toparlandık. Herkes böm böm birbirine bakıyor, kimse lafa girmiyor. Atladım ben,  “Rita bana böyle dedi, Quentin ve Panayotis aksini iddaa etti. Karışıklık var, çözün.” dedim. Bir tartışma döndü, sonra James isimli arkadaşımız “Joannah çok katkıda bulundu, şimdi açıkta kalması çok talihsiz bir olay ama ne yapabiliriz ki? Cem’den yerini vermesini istememiz çok haksız olur. Eğer Joannah’ın açıkta kalması sizi rahatsız ediyorsa buyrun kendi yerinizi verin.” dedi.

Alexandra bir haftadır tartışmamanın gazıyla “Cem kendini buna göre hazırladı, şimdi konuşmayı geri alalım diyorsunuz. Çok saçma bir şey, biraz da duygusal açıdan yaklaşı.n” dedi ve biraz daha birşeyler söyledi ama malesef tam hatırlamıyorum. Andrea “Eee, napıyoruz o zaman?” diye sordu, Alexandra “Hiçbirşey yapmıyoruz.” diye cevapladı ve tam o anda Flora “Ama problemimiz değişmeden kalıyor.” diye çıkıştı. Johny “Biz oylamayla konuşmayı yapıcak kişileri seçtik, eğer cevaplama ekibi 6’dan 3’e düşmüşse neden açıkta kalan sen, Andrea veya Uliana değil de Joannah oldu? Burada hiçbirimiz kimin en çok katkıda bulunduğunu söyleyecek yetkiye sahip değil. Eğer bunu bir problem olarak görüyorsan kendi yerini ver Joannah’a. Bu konuşma Cem’in ve saçmalıklar bile söylese umrumda değil.” dedi. Flora sustu, boynunu büktü. Kalktık gittik.

Konuşmayı ben yaptım, çok da güzel oldu. Ama Flora’dan tatlı bir almasam içimde kalırdı. Dönüş için otobüse bindiğimizde tesadüf eseri Flora yanımdaki koltuğa oturdu. Yola çıktık, ve bir an “İyi ki de burası çok soğukmuş, bu sayede üşüttüm.” dedim ve Flora’nın üstüne hapşırdım. Olayın öncesinde gözlerim kapalı uyumaya çalışıyordum. Hapşırdıktan sonra eski pozisyonuma geri döndüm ve uyuyor taklidi yaptım. Ama o kadar mutlu oldum ki yüzümdeki gülümsemeyi kahkahayı gizleyemedim. Flora’nın yanında oturan Rita “Gülüyor” dedi ama ne farkeder ki.