Hong Kong'da ilk gezintiler
Jet lagi yenmek için kendi geliştirdiğim bir metodu kullandım. Asıl olay vücudumuzun doğaya uyum sağlaması diye düşünerek son iki gece alarm kurmadan uyudum. İlk gece 15 saat dün gece 9 saat uyudum ve kendimi gayet iyi hissediyorum. Bu sabah kalktıktan sonra Hong Kong’da yapılması gerekenler listelerine göz attım, bir tanesini gözüme kestirdim, 2 tanesini rotaya oturttum ve yola çıktım. Henüz epey vaktim olduğu için çok da aceleye getirmiyorum, ancak uzun yıllık Hong Kong’lular bile şehri henüz tamamen bilemiyor.
Yürüyerek 3 saate yakın gezindim. İlk hedefim kuş pazarıydı. Daha sonra Hong Kong Bilim ve Teknoloji müzesini gözüme kestirmiştim ama oraya gidemeden geri döndüm.
Kuş Pazarı
Gerçek adı Yuen Po Sokağı Kuş Bahçesi olsa da genellikle kuş alınıp satılan, kafes ve kuş bakım malzemelerinin bulunabileceği güzel bir yer. En huzur veren yeri de susmak bilmeyen kuşların cıvıltısı. Kısa sürede içimi mutluluk kapladı diyebilirim. Videodan biraz olsun anlayabilirsiniz bulunduğum ortamı.
Sizi bilmem ama bir insanın kolunda papağanla oturması da benim pek alıştığım bir şey değil.
Çiçek Pazarı
Kuş pazarının hemen yanı galiba çiçekçiler çarşısıydı. Bir çok çeşit çiçek, orkidenin görmediğim çeşitleri de buna dahil, çiçek vardı. Fiyatları da makul sayılabilirdi. Çiçekten anlamıyorum, orkidenin aylar boyu yaşayanı da birkaç günlük olanı da olur. Ama bol tomurcukluydu benim baktıklarım.
Eklemek istediğim bir video da buradaki müziğe ait. Yani internette bir video izlemiştim Çin işkencesi adlı, gerçekten de ona benzeyen, benim tahammül edemediğim bir müzik. Biraz duyulabiliyor.
Balıkçılar pazarı
Tahammül demişken, yürürken bir balık çarşısına denk geldim, herkesin midesi dayanamaz o kokuya diye tahmin ediyorum. Ama kurutulmuş ahtapot, büyük balıkların taze kesilmiş hallerini arıyorsanız bu pazar da ilginizi çekecektir. Balık neden kokar bilmiyorum ama burada o nedenler oldukça zengin.
Sokaklar
Sokaklar oldukça geniş ve güzel. Bazı işlek yerlerde karşıdan karşıya geçmek için 3 aşama katetmeniz gerekebiliyor ama şoförler oldukça saygılı. Alışmayı beklemediğim bir şey de yaya trafiği oldu. İnsanlar da soldan yürüme eğilimi taşıyor, yürüyen merdivenler soldan çıkıyor, ben de istemeden fazlaca insana omuz atıyorum.
Bizim sokak lambalarında ‘Şimdi karşıya geçebilirsiniz’ sesine uyuz olanlar lütfen daha kötü ne olabilir diye düşünsün, ve mümkünse bu videoyu izlesin. Yol yapımı falan değil, direk ta-ta-ta-ta-ta-ta şeklinde işaret ediyor lambalar yayalara geçebilleceklerini.
Aktar, elektronikçi, ve meyve sebze satıcıları bulmak çok kolay. Mesela bakın, ben buna Kadıköy derdim.
Elektronik ucuz. Mesela Apple Store’dan 5588$’a iPhone 5 aldım. Ama bu adamlar düz 5300$’a satıyor, belki indirim de yapıyor. Ne gibi riskler taşıyor emin değilim.
Meyve sebzeciler de sokakları süslüyor. Fiyatları süpermarketlere göre ucuz ve bence fiyat farkı kira kadar İngilizce bilmemeleri.
Yemek
Hala yemek konusunda aradığım lezzeti bulamadım. Bugün deniz mahsüllü pilav yedim. Yemekleri yanında çorbayla servis ediyorlar ve bu mükemmel. Çorba aynı anamın tarhanası, değil, sıradan bir çorba da değil, garip bir çorba. Ama çorba servisi kaşıkla geliyor ve pilav yemeyi işkenceden bir zevke çeviriyor. Garip çorba kötü çorba değil ama garip işte.